VATİKAN:
Hakkında binlerce makale yazılan, onlarca film yapılan, katolik
mezhebi vasıtasıyla milyonlarca inananı olan çok karışık bir örgütlenme. Gizemli yanı çok
fazla, gizli tarafları asırlardır korunmakta. Vatikan’ı salt gezmek ve
fotoğraflamak önemli ancak biraz kendine özgü yapısını da anlamakta fayda var.
Bu bağlamda, internetten derlediğimiz kısa ama faydalı bilgileri sizlerle
paylaşmak istedik:
· TANRI-KENT: Vatikan yeryüzündeki tek “Tanrı–Kenti ve Devleti”dir. Vatikan’dan başka
“Tanrı–Devleti” yani “Teokrasi” yoktur, fakat halen de kutsal sayılan bir çok
kent vardır. (Örneğin, Kudüs, Kom, Hinduların, Budistlerin ve Şintoistlerin
kutsal kentleri gibi)
· STATÜ: Vatikan’ın bugünkü statüsü 1870’de İtalya’da bulunan
Papa–Devletleri’nin, İtalyan Ulusal Birliği’nin kurulabilmesi amacıyla ilga
edilmeleriyle başlamış ve son hukuki şeklini Faşist Diktatör Mussolini ile
Vatikan’ın Dış İşleri Bakanı Kardinal Gaspari arasında 26 Ekim 1926’da imzalanan
“Concordat” (Mukavele) ile almıştır. Böylelikle Vatikan İtalya’da “devlet içinde
devlet” statüsü edinmiştir.
· ERİŞİM: Vatikan’a
tüm girişler Roma’nın sınırlarından yapılabilmektedir. Diğer bir deyişle
Vatikan, İtalya Devleti’nin tüm haklarından yararlanabilen fakat kendi bayrağına
ve egemenliğine sahip ayrı bir devlettir.
· TARİH: Vatikan
adı, ilginçtir ki, Hıristiyanlığın ilk 1350 yıllık döneminde hiç ağıza
alınmamıştır. Çünkü 1267’ye kadar böyle kutsal sayılmış bir yerleşim alanı
yoktu. O zamana kadar Papalar Vatikan’da değil Lateran diye bilinen yerleşim
alanında otururlardı. Papalar yaklaşık 1000 yıl buradan yönetmişlerdi Katolik
alemini. 14. Yüzyıl’da Papalar, Fransa’nın şimdi tiyatro şenlikleriyle tanınan
Avignon şehrinde yaşamaktaydılar. Bunlar Hıristiyanlığın en tartışmalı
Papalarıydılar. Fransa kralları tarafından korunan bu Papalar 13. Ve 14.
Yüzyıllara damgalarını vurmuşlardı. Papaların Vatikan’a geçişleri 1377 yılında,
Avignon’daki Papaların sultasının yıkılmasından sonra olmuştur. Bu nedenle
“Lateran Kilise Kararları” daima Vatikan kararlarına öncelik sağlamıştır.
Bugünkü Vatikan’ın tesisi sırasında da yine Lateran Sözleşmeleri (Treaties) rol
oynamıştır.
· MUHAFIZLAR
VE GİZLİLİK: Vatikan’ı İsviçreli Katolik askerler, geleneksel giysileri
içinde korumaktadırlar. Ünlü Devlet kuramcısı Makyavel, aynı zamanda “prens”
olan Papaların kendilerini paralı asker olan İsviçrelilere korutmasını sert bir
dille eleştirmişti. Ona göre bu paralı askerler, kendilerine daha fazla para
veren düşmanlara Papa’yı satabilirlerdi. Makyavel’in dediği doğruydu. Nitekim
bir kaç kez Papalar, İsviçreli askerlerin ihanetine uğramışlardı. Ama yine de
Papalar kendilerini İsviçreli paralı askerlere korutmaktan vazgeçmemişlerdi.
Nedeni de çok ilginçti. İsviçreli paralı askerler ihanet etseler bile Vatikan’ın
hiç bir sırrını açıklamıyorlardı. Vatikan’ı gizemli bir Kilise–Devleti yapan
budur işte. Öğretiye göre “Vatikan’da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile
açıklanmaz.” Vatikan’ın sırlarını açıklayanların ve nesiller boyunca ailelerinin
canları ve malları güvenlikte olmaz. Çünkü Vatikan gerçekten de inanılması güç
sırları barındıran, gizli geçitleri, şifreleri ve yeraltı yollarıyla tam
anlamıyla “esrarengiz” sayılan bir yerdir ve bu şöhretini de yüzlerce yıldır
sadece kendisine sakladığı sırlarının başkalarınca öğrenilebilmesini önleyerek
edinmiştir.
· NÜFUS: Vatikan,
kendi pasaportu, kendi devlet kuruluşları ve bürokratları olan bir devlettir.
Nedir ki, bu devleti diğer devletlerden ayıran temel farklılıklar vardır.
Bunları kısaca sayalım.Vatikan Devleti’nin gece yerleşik nüfusu 600 kişidir. Bu
sayı sürekli konuk sayılan kişilerle birlikte 1014 olur. Gündüz nüfusu ise
3599’a yükselir. Bunlar Vatikan’da görev yapan işçiler ve diğer
memurlardır.
· PASAPORT:Vatikan
Pasaportu bizzat Papa tarafından verilir. Bu pasaport geçicidir. Vatikan
istediği zaman tek taraflı olarak iptal edebilir ya da hiç vermemiş gibi
kayıtlardan çıkartabilir. Pasaportun özelliği hiç bir ırk ya da milliyet
gözetilmeden verilebiliyor olmasıdır. Ne var ki tek koşulu, pasaport alacak
şahsın Katolik Kilisesi’ne kayıtlı dindar olarak tanınmış bir Katolik
olmasıdır.
· DEVLET
VE PAPALIK MAKAMI:
Çoğunlukla devlet olarak bilinen Vatikan ile “Papalık
Makamı” bir ve aynı (özdeş) sanılmaktadır. Bu eksik bilgilenmedir. Papa,
Katoliklerin başı olarak yeryüzündeki tüm Katoliklerin “Kutsal Pederi”dir, ama
sadece ve sadece Vatikan Devleti’nin Devlet Başkanı’dır. Tüm Katolikler’in
“Devlet Başkanı” değildir. Bu görevinde Papa’nın bir Başbakanı, bir Senatosu ve
Bakanları vardır. Bunlar da siyasi yaptırımları itibariyle sadece Vatikan’la
tanımlı ve sınırlıdırlar. Ancak, dinsel yaptırımları itibariyle tüm Katolikleri
bağlarlar.
“Devlet içinde devlet” sözü buradan geliyor demek...
Saint Pietro (=St Peter) Meydanı’nın havadan görüntüsü
Gezi notlarımıza gelince;
Hristiyanlık dinin katolik mezhebinin yönetim merkezi olan
Vatikan’da bulunan St. Peter Bazilika’sı turistlerin akınına uğrayan bir cazibe
merkezi konumunda.
St. Peter Bazilikası: Roma’daki en
büyük 4 bazilikadan ikincisi ve Vatikan’daki en göze çarpan bina. Kubbesi ile
Roma’nın siluetindeki en önemli parçalardan biri olmuş. 60.000 kişilik
kapasitesi ile Hristiyanlığın en büyük kilisesi konumunda.
Yapımına 1506 tarihinde başlanmış ve 1626 tarihinde tamamlanmış. Mimari tarzı Rönesans ve Barok olan binanın mimarları ise Donato Bramante, Antonio da Sangallo Genç, Michelangelo, Vignola, Giacomo della Porta, Carlo Maderno, Gianlorenzo Bernini.
Papa her pazar saat 12:00 vaazını verir ve kendisini dinlemeye gelen turistler St. Pietro meydanında ciddi kalabalık oluşturuyorlar. (Gezimiz Cuma olduğundan dışarda çok fazla kalabalık yoktu!)
St. Pietro Meydanı'nın korumasını İtalyan polisi yaparken Vatikan
Devleti'nin geriye kalan kısmını İsviçreli Muhafızlar Kıtası korur.
İsviçreli askerlerin kıyafetlerinin Michelangelo tarafından
tasarlandığı söylenir.
Katedralin girişinde her iki tarafta bulunan St. Paul ve Peter
(İsa’nın ilk varisi ve hristiyanlar, Hz. İsa’nın ölümünden sonra onun çevresinde
toplanmışlar) heykellerini geçerek içeri giriyoruz.
St. Peter bazilikası'nın içinde çektiğimiz fotoğrafları Sunaklar ve Anıtlar olarak ikiye ayırdık:
a)SUNAKLAR (Şapel):
Girişte hemen sağda bulunan Michelangelo’nun henüz 24 yaşında
yapmış olduğu “Meryem’in kucağında İsa” eseri çok
etkileyici.
Transfiguration (Başkalaşım): 1520
yılında Raphael tarafından yapılan bu eserde Hz. İsa’nın mavi kıyafetli freski
ilgi çekici: “Saf bir şekilde Tanrı’ya yükselişini” tasvir ediyor.
Vaftizhane Sunağı: Carlo Fontana
eserinde (1698) , Hz. İsa’nın vaftiz sahnesini resmetmiş.
Kutsal Kalp Sunağı (Sacred Heart):
Carlo Muccioli tarafından yapılmış Aziz Margaret Mary’nin 1923 yılında azizlik
mertebesine yükseldiğinin resmedildiği yapıt.
St. Jerome Sunağı: Domenichino
tarafından yapılmış bu eserde (1614), 90 yaşında neredeyse ölmek üzere olan
azizin St. Ephrem’den “communium” aldığı sahne. St. Paul’ün dizleri üzerinde
çöküp yaşlı azizin eline öpmeye çalışması (tablonun sol alt tarafında, aslanın
arkasında) tabloda dikkat çeken diğer bir husustur.
St. Sebastien Sunağı: Domenichino
tarafından yapılan diğer bir eser (1628).
b) ANITLAR: (Adlarına anıt dikilen papalar)
Alexander XVI Anıtı (7 Nisan 1655 - 22 Mayıs 1667): Bernini tarafından 1678 yılında yapılmış. Kilisenin belki de en çok dikkat çeken anıtı.
Alexander XVI Anıtı (7 Nisan 1655 - 22 Mayıs 1667): Bernini tarafından 1678 yılında yapılmış. Kilisenin belki de en çok dikkat çeken anıtı.
Leo XII Anıtı: (Eyl 28, 1823-Şub 10,
1829). Kendisini papa seçen kardinallere sağlık problemlerinden ötürü
isteksizliğini belirterek “ölü bir adamı papa seçtiniz” demiş.
Matilda of Canossa Anıtı:
(1046-1115). Bernini tarafından 1633 yılında
yapılmış.
Gregory XIII (13 Mayıs 1572-10 Nisan
1585): Camillo Rusconi tarafından 1723 yılında
yapılmış.
Pius VIII Anıtı (31 Mart 1829 - 30 Kasım
1830): Francesco Castiglioni ve Pietro Tenerani tarafından 1866 yılında yapılmış. Aziz Pius'un her iki
yanında Aziz Paul ve Aziz Peter bulunuyor (sağduyu ve adaleti simgeliyorlar) ve
Hz. İsa’nın önünde Aziz Pius’un diz çökmüş hali tasvir
edilmiş.
Benedict Anıtı (3 Eylül 1914-Oca 22, 1922) - Giacomo della Chiesa ve Pietro Canonica tarafından 1928 yılında yapılmış. Başpiskopos, bir "faydasız katliam" olarak tanımladığı Birinci Dünya Savaşı anısına “bir mezar üzerinde diz çökmüş dua eder” halde tasvir edilmiş.Mezar, barışın sembolü zeytin dalı ile kaplıdır.
Pius XI Anıtı (6 Şubat 1922- 10 Şubat
1939): Achille Ratti ve Francesco Nagni tarafından 1949 yılında
yapılmış. 2. Dünya Savaşı öncesinde papa olan Pius XI, radyoyu ilk kullanan papa
olarak bilinir.Gregorian Üniversitesinden üç doktorası olan, dağcılık sporunu
ciddi savunan Aziz Pius XI, “Mesih İsa’nın krallığında barış” sloganıyla
kilisenin izole olması yerine dünyada daha aktif olmasını
savunmuş.
Kilisenin içindeki vaftiz odaları,tören odaları ve iç kısımları
oldukça ilgi çekici.
Bir not: 264 papanın tamamının kilisenin altında defnedildiği
söyleniyor.
Bronz’dan yapılan ve St. Peter’in göğe yükseldiği yer olarak kabul edilen bölümdeki altarın birkaç fotoğrafını çekiyoruz.
Bronz’dan yapılan ve St. Peter’in göğe yükseldiği yer olarak kabul edilen bölümdeki altarın birkaç fotoğrafını çekiyoruz.
Bazelika’dan dışarı çıktığımızda geniş meydanı ve ortasında duran
Mısır’dan getirilmiş dikilitaşı ile çeşmeyi görüyoruz.
Mimari yapısı nedeniyle bazelika bize insanlığı kucaklıyormuş izlenimini veriyor. Çok ruhani bir yer olduğu kesin. Bazelika’yı gezdiğimizde Vatikan Kilisesinin zenginliğini tasavvur etmeye başlıyoruz.
Vatikan müzesini, turun serbest zaman bölümünde gezmeye karar veriyoruz. Ama ne fayda! Roma o kadar güzel, o kadar büyüleyici ve her sokağı o kadar tarih dolu ki bu kararımızı gerçekleştiremeden Roma’dan ayrılmak zorunda kalıyoruz. Ancak, Vatikan Müzesinin kesinlikle gezmenizi, hele Sistina Şapeli’nin tavanındaki Michelangelo imzalı “Hz. Ademin Yaradılışı” eserini görmenizi hararetle öneriyoruz.
Mimari yapısı nedeniyle bazelika bize insanlığı kucaklıyormuş izlenimini veriyor. Çok ruhani bir yer olduğu kesin. Bazelika’yı gezdiğimizde Vatikan Kilisesinin zenginliğini tasavvur etmeye başlıyoruz.
Vatikan müzesini, turun serbest zaman bölümünde gezmeye karar veriyoruz. Ama ne fayda! Roma o kadar güzel, o kadar büyüleyici ve her sokağı o kadar tarih dolu ki bu kararımızı gerçekleştiremeden Roma’dan ayrılmak zorunda kalıyoruz. Ancak, Vatikan Müzesinin kesinlikle gezmenizi, hele Sistina Şapeli’nin tavanındaki Michelangelo imzalı “Hz. Ademin Yaradılışı” eserini görmenizi hararetle öneriyoruz.
Bizim kalbimiz Roma’da kaldı. Nasıl olsa kısa zaman içinde bu
diyarlara tekrar geleceğimizden Vatikan Müze gezimizi bir sonraki sefere
saklıyoruz.
Sevgiyle kalın.
Gezi Tarihi: 11 Şubat 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder