Kategoriler

22 Kasım 2012 Perşembe

MEİS ADASI ve Mythos Birası

Son yıllarda yaz tatillerimizde bulunduğumuz bölgeye yakın Yunan adalarına gider olduk. Cunda'dayken Midilli'yi, Marmaris'teyken Rodos Adasını, Bodrum'dayken Kos Adasını gezme imkanımız olmuştu. Bu sene Kaş tatilini planlarken hemen yanı başındaki Meis Adasına gitmeye karar verdik.
Meis Adası tarihsel gelişimi birden fazla ulusun adada değişik zamanlarda yönetimi ele geçirmesi ile şekilleniyor: Türkler, Venedikliler, Fransızlar, İtalyanlar, İngilizler ve Yunanlılar.
Adanın değişik isimleri var: Türkler Meis diyor, Yunanlılar Meges, Avrupalılar Castellorizo.
Ada, Kaş’a çok yakın (2 km), içinde bir havaalanı var. Nüfus az, yazın kalabalıklaşıyor.
Adanın kalabalığına bizim de katkımız olması açısından, bir gün evvel aldığımız biletlerimizle ertesi gün sabahın 10:00 sularında Meis Express şirketinin önündeki buluşma noktasına varıyoruz. Yolculuk yaklaşık 30 dakika sürecek. Elimizde diğer gezginlerin yazı notları, sanki birazdan sınava girecekmiş çocuklar gibi Meis hakkında bilgi depoluyoruz yol boyunca.
Planımız basit: Önce limanının Kavos burnu tarafından yürüyüşümüze başlayacağız, diğer yakanın ucundaki otele kadar yürüyeceğiz. Sonrasında denizden biraz iç tarafa doğru gideceğiz. Dar ara sokaklarda gezineceğiz, kilise ve şapelleri göreceğiz. Adanın iç taraflarına doğru girerek biraz yorulacağız ve sonunda birkaç kilise geçtikten sonra uçları parçalanmış Yunan bayrağının dalgalandığı kaleye gelerek limanı kuş bakışı seyredeceğiz. Dar sokaklardan inerek 1755 yılında yapılmış Osmanlı camisinin yanından geçerek tekrar limana ulaşacağız.
Sonrası mı daha da basit: Öğlen yemeği için mola ve biraz siesta ve sonrasında deniz taksi ile adanın arka tarafında bulunan meşhur mavi mağaraya gidiş, mağaranın içinde muhteşem atmosferde yüzme ve Aya Yorgi plajına deniz taksi ile gidip, burada berrak denizin tadını çıkarma ve limana geri dönüş.
Dönüşe yakın soğuk bir Mythos birayı götürme ve sonrasında ver elini Kaş. Vakit sınırlı 10:30-16:00 arası adadayız. Yani 5,5 saatimiz var yukarıda sayılan tüm aktiviteleri yapmak için.
Meis Express’e kişi başı 25 euro vererek gidiş-dönüş biletimizi alıyoruz. Gemimiz ana karadan ayrılırken, aslında Meis karası da karşıda gözüküyordu. Liman bölgesine yaklaştıkça ada görsel açıdan ziyafet sunmaya başlıyor. Adaya kimisi bizim gibi turistik amaçlı geliyor, kimisi de Aya Yorgi plajında yüzmeye geliyor. Gemi liman içine girerken karşımızdaki manzara gerçekten büyüleyici. Limanın girişinde sol yukarıda bir kale, aşağısında bir cami, birbirine neredeyse bitişik nizam yapılmış, değişik renklerde 2-3 katlı şirin yapılar ve altlarında restoranlar, liman girişinde tam ortada bir kilise ve sağ tarafta uçta bir otel. Her şey o kadar birbiriyle uyumlu ki insan sanki yağlı boya resme baktığını zannediyor.



 

Adaya ayak bastığımızda bizi meçhul asker anıtı karşılıyor. İlk işimiz rıhtımın ana caddesinde bir hediyelik eşya satan dükkandan magnetimizi almak oluyor. Rıhtım caddesi bizim geminin gelmesiyle biraz hareketleniyor. Cadde üzerinde restoranlarda akşama hazırlık yapılıyor, balıklar ayıklanıyor. Cadde boyu çektiğimiz fotoğraflardan bir kaçını sizlerle paylaşmak isteriz.









 Adanın kiliselerine gelince çoğu bakımlı. Yürüyüş yolu üzerinde. Bunlardan bazıları:
 
Hagios Georgios Tou Pigadou
18. yy da yapılmış St. Mercurius Kilisesi
Hagios Constantinos-Eleni katedrali
19. yy da yapılmış “Our Lady Panagia” kilisesi
Hagios Georgios
Dar sokakları geçiyoruz. Beyaz hakim. Evler restore edilmiş.


Yürüdükçe yürüyoruz. Eğim artıyor, güneş tepe de bunaltıyor ancak pes etmek yok. Kaleye tırmanıyoruz. Manzara müthiş. Ada ayaklarımızın altında. Fotoğraflarını çekiyoruz.


Kaleden limanın görünüşü
Bol oksijen ve deniz havasını ciğerlerimize doldurduktan sonra dikkatli bir şekilde iniş yolculuğuna başlıyoruz. Yolda Meis müzesine uğruyoruz. Biraz soluklanıp, müze yetkilisin verdiği buz gibi sudan içiyoruz.

Meis müzesinin giriş avlusu
Ara sokaklardan aşağıya doğru iniyoruz ve karşımıza 1755 yılı yapımlı Osmanlı Camisi çıkıyor. Bugünlerde müze olarak değerlendirilen camiye hatırı sayılır bir turist geliyor.


Artık, yemek vakti. Ne yesek ne yesek diye düşünürken rıhtımda güzel bir restorant seçiyoruz. Gölge olması önemli zira tam öğlen sıcağındayız. Patatesli ahtapot salatası ve soğuk bir Mytos birasına hayır diyemedik doğrusu.


Masada öylece kaldık. Karnımız doydu, zamanın tadına varmaya çalışıyoruz. Küçük ama sevimli adaya geldiğimize o kadar seviniyoruz ki....
Artık deniz taksiyi bulma zamanı geldi. Zira “blue cave” denilen mağaraya kara yoluyla gitmek imkansız. İki kişi 30 euro vererek bota atlıyoruz. Limandan çıkıp, adanın arka bölümüne doğru gidiyoruz. Kaptan açık denize doğru botu sürdüğünden biraz maceralı bir yolculuk oluyor. Deniz dalgalarına dik olarak gittiğimizden ve hızımızda kaptana göre (!) normal olduğundan bize sadece bota sıkı sıkıya tutunmak kalıyor. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuğun ardından hafif ıslanmış bir şekilde mağaranın önüne geliyoruz. Fazla ilgi çekici değil diye düşünürken kendimizi önce denizde sonrada mağaranın içinde buluyoruz. Muhteşem ötesi. Mağaradan içeri süzülen ışığın deniz yüzeyine vurması ve denizin maviliğinin belirgin bir şekilde ortaya çıkması anlatılır gibi değil. Sadece yüzüyoruz, mağaranın içlerine doğru biraz gidiyoruz ve dönüş. Tadımlık 10 dakika ama olsun değdi mi elbette evet.

Anonim
Kaptan bu kez aynı acelecilikle gaza basıyor ve bizi meşhur Aya Yorgi plajına getiriyor. Burada yine cumburlop denize. Bu sefer deniz dibi kum olduğu için mavilikten eser yok ama olağanüstü bir berraklık. 4-5 metre derinliği çok net bir şekilde görüyorsunuz. Yüzüyoruz, yüzüyoruz. Yaklaşık 15-20 dakika sonra kaptan bizi rıhtımda aldığı yere bırakıyor.
Vakit su gibi akıp geçiyor. Yorulduğumuzu anlıyoruz. Sahilde son bir tur atıp gemimize biniyoruz. Gemi hareket ettiğinde bizim gözlerimiz çoktan kapanmış. Yarım saatin sonunda geminin Kaş limanına yaklaşırken çıkardığı siren sesiyle uyanıyoruz. Sanki güzel bir rüyadan uyanmış gibiyiz.
Eğer vize sorununuz yoksa ve Kaş civarına tatile geliyorsanız Meis’e ve tabi ki kendinize bir fırsat verin deriz. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.
Sevgiyle kalın.
Gezi Tarihi: 15 Ağustos 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder