Kategoriler

23 Kasım 2012 Cuma

GRANADA-Son Nokta Al Hambra

Sabahın erken saatlerinde bir yanda güzel bir şehri bırakmanın burukluğu öte yanda yeni yerler görecek olmanın heyecanı ile Sevilla’ya veda ediyorduk. Granada’ya yolculuğumuz 260 km civarıydı. İki molanın ardından saat 13:00 gibi kente ulaştık. Granada deyince ilk akla gelen tabi ki Al Hambra Sarayı ve onun eşsiz güzellikteki bahçelerinin bulunduğu Generalife.



Granada dilimizde Nar anlamına geliyor.

Normal zamanda çok kalabalık olan, biletlerin günler öncesinden tükendiği bu saraya girişimiz hiç de zor olmadı. Generalife'ı gezerken, bahçe düzenlemelerinin güzelliğini, fıskiyelerden çıkan suların havada adeta dans eder gibi havuza dökülüşünü seyrettik. Aslında bu bölüm,

Granada kralının günlük resmi hayattan kurtulup, kafasını dağıttığı doğal rekreasyon alanıymış. Biz de bu nefis bahçelerin içinde yürürken, karşı tarafta duran Al Hambra Sarayı’nın bizi çağırmasına daha fazla kayıtsız kalamadık.





Al Hambra Sarayı, İslam mimarisinin en güzel örneklerini sunan çok değerli bir yapı. Temeli 1232 yılında Nasri Devletini kuran 1. Muhammed tarafından atılmış ve kendisinden sonra gelen hükümdarlar tarafından geliştirilmiş. Saray, Endülüs’te 780 yıl hakimiyet süren (711-1492) Arap kültürünün geldiği en son nokta olarak değerlendirilir.










1492 yılında Granada’nın İspanyol Krallığının eline geçmesinden sonra dönemin kralı V. Carlos, sarayın bir kısmını yıkarak V. Carlos sarayı diye bilinen dışarıdan bakıldığında sevimsiz ve soğuk yapıyı inşa ettirmiş.




Sarayın içini gezerken birbiryleriyle bağlantılı sayısız oda ve salonlar, bu mekanların arasında bulunan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, havuzlar, akar çeşmeler ve bahçeler gördük. Duvar yazıları, oymalar, süsleme motifleri hepsi gerçekten büyüleyiciydi. “Aslanlı Saray” olarak bilinen bölüm uzunca bir süredir restorasyona tabi olduğundan göremediğimiz ancak görülmesi gereken yerler arasında yerini aldı.


Saraydan dış dünyaya adımımızı attığımızda, son Nasri hükümdarı XII. Muhammed’in bu eşsiz sarayı İspanyollara kaybetmesinin hüznünü hissettik. Al Hambra Saray turunun ardından Hotel Nazaries’e yerleştik. 30 dakikalık molanın ardından şehir merkezinin yolunu tuttuk. Granada çok büyük sayılmayacak bir yerleşim yeri. Şehrin merkezi, arap mahallesi ve Albaicin Bölgesi öne çıkan yerleri. Şehir merkezinde yer alan Katedral'e gitmeden önce geçtiğimiz “Bib Rambla” meydanı çok renkliydi. Meydan kare şeklinde tasarlanmış, içinde büyükçe bir çeşmesi olan, kenarlarında tapas barların, pizzacıların ve kafetaryaların olduğu, meydana açılan bir çok ara sokağın bulunduğu keyifli bir alan.



Şehrin Arap mahallesine girip kaybolmamak mümkün değil. Zira, anlatılana göre Endülüs’ün en karışık, adeta labirenti andıran ara sokaklarının olduğu bir yerleşim bölgesi.



Şehri yaklaşık 3 saat gezmiş, görülmesi gereken meydanları görmüş, cadddelerini turlamış, dini mabetlerini ziyaret etmiş ve artık akşam gideceğimiz Flemenko gecesine kendimizi yavaş yavaş hazırlamaya başlamıştık.


Saat 21:30 civarı otelimizden ayrılıp arap mahallesini geçerek önce Albaicin tepesine gittik. Burası, Al Hambra Sarayına tam karşıdan bakıyordu. Şehre hakim bir noktada olduğu için kenti kuşbakışı ve geniş bir açıdan görebiliyorduk. Havanın karanlık olması sebebiyle Al Hambra Sarayının ışıklandırılmış halini görmek güzeldi.



Sonrasında Flemenko gösterisinin yapılacağı mekana girdik. Mekan, bir mağaranın içine konumlandırılmış dikdörtgen boyutdaydı. Uzun kenarlara gelen misafirler tek sıra oturtulmuş, orta alanda alaylı flemeko danscıları gösterilerine sunuyorlardı. Mekan o kadar dardı ki erkek danscıların yaptıkları sert el hareketlerinden izleyenlerin kendilerini sakınmaları gerekiyordu. Yaklaşık bir saat süren gösterinin ardından otelimize doğru yola koyulduk.






Granada’nın yakınlarında ünlü bir kayak merkezi var: Sierra Nevada. Şehir merkezine 40 km mesafede olan bu kayak merkezi kışın kayak turizmi açısından oldukça popüler bir bölge.


Sonuç olarak, Granada deyince; meşhur masalsı Al Hambra, onun eşssiz güzellikteki bahçe düzenlemeleriyle Generalife, şehrin Albaicin tepesi, labirenti andıran sokaklarıyla Arap bölgesi aklımızda yer edenlerdi. Ha bir de Al Hambra Sarayı’nın o müthiş süslemelerinin, şatafatının ve zenginliğinin yanında neredeyse çoğu duvarında yazan “ALLAH'TAN BAŞKA GALİP YOKTUR” anlamını taşıyan o tılsımlı cümle...

Sevgiyle Kalın.
Gezi Tarihi: 7 Kasım 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder