Sabahın erken
saatlerinde bir yanda güzel bir şehri bırakmanın burukluğu öte yanda yeni yerler
görecek olmanın heyecanı ile Sevilla’ya veda ediyorduk. Granada’ya yolculuğumuz
260 km civarıydı. İki molanın ardından saat 13:00 gibi kente ulaştık. Granada deyince
ilk akla gelen tabi ki Al Hambra Sarayı ve onun eşsiz güzellikteki bahçelerinin
bulunduğu Generalife.
Granada dilimizde Nar anlamına geliyor.
Normal zamanda çok
kalabalık olan, biletlerin günler öncesinden tükendiği bu saraya girişimiz hiç
de zor olmadı. Generalife'ı gezerken, bahçe düzenlemelerinin güzelliğini,
fıskiyelerden çıkan suların havada adeta dans eder gibi havuza dökülüşünü
seyrettik. Aslında bu bölüm,
Granada kralının günlük resmi hayattan kurtulup, kafasını dağıttığı doğal rekreasyon alanıymış. Biz de bu nefis bahçelerin içinde yürürken, karşı tarafta duran Al Hambra Sarayı’nın bizi çağırmasına daha fazla kayıtsız kalamadık.
Granada kralının günlük resmi hayattan kurtulup, kafasını dağıttığı doğal rekreasyon alanıymış. Biz de bu nefis bahçelerin içinde yürürken, karşı tarafta duran Al Hambra Sarayı’nın bizi çağırmasına daha fazla kayıtsız kalamadık.
1492 yılında Granada’nın İspanyol Krallığının eline geçmesinden sonra dönemin kralı V. Carlos, sarayın bir kısmını yıkarak V. Carlos sarayı diye bilinen dışarıdan bakıldığında sevimsiz ve soğuk yapıyı inşa ettirmiş.
Sarayın içini gezerken
birbiryleriyle bağlantılı sayısız oda ve salonlar, bu mekanların arasında
bulunan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, havuzlar, akar çeşmeler ve bahçeler
gördük. Duvar yazıları, oymalar, süsleme motifleri hepsi gerçekten
büyüleyiciydi. “Aslanlı Saray” olarak bilinen bölüm uzunca bir süredir
restorasyona tabi olduğundan göremediğimiz ancak görülmesi gereken yerler
arasında yerini aldı.
Saraydan dış dünyaya adımımızı
attığımızda, son Nasri hükümdarı XII. Muhammed’in bu eşsiz sarayı İspanyollara
kaybetmesinin hüznünü hissettik. Al Hambra Saray turunun ardından Hotel
Nazaries’e yerleştik. 30 dakikalık molanın ardından şehir merkezinin yolunu
tuttuk. Granada çok büyük sayılmayacak bir yerleşim yeri. Şehrin merkezi, arap
mahallesi ve Albaicin Bölgesi öne çıkan yerleri. Şehir merkezinde yer alan
Katedral'e gitmeden önce geçtiğimiz “Bib Rambla” meydanı çok renkliydi. Meydan
kare şeklinde tasarlanmış, içinde büyükçe bir çeşmesi olan, kenarlarında tapas
barların, pizzacıların ve kafetaryaların olduğu, meydana açılan bir çok ara
sokağın bulunduğu keyifli bir alan.
Şehrin Arap mahallesine
girip kaybolmamak mümkün değil. Zira, anlatılana göre Endülüs’ün en karışık,
adeta labirenti andıran ara sokaklarının olduğu bir yerleşim
bölgesi.
Şehri yaklaşık 3 saat gezmiş, görülmesi gereken meydanları görmüş, cadddelerini turlamış, dini mabetlerini ziyaret etmiş ve artık akşam gideceğimiz Flemenko gecesine kendimizi yavaş yavaş hazırlamaya başlamıştık.
Şehri yaklaşık 3 saat gezmiş, görülmesi gereken meydanları görmüş, cadddelerini turlamış, dini mabetlerini ziyaret etmiş ve artık akşam gideceğimiz Flemenko gecesine kendimizi yavaş yavaş hazırlamaya başlamıştık.
Saat 21:30 civarı
otelimizden ayrılıp arap mahallesini geçerek önce Albaicin tepesine gittik.
Burası, Al Hambra Sarayına tam karşıdan bakıyordu. Şehre hakim bir noktada
olduğu için kenti kuşbakışı ve geniş bir açıdan görebiliyorduk. Havanın karanlık
olması sebebiyle Al Hambra Sarayının ışıklandırılmış halini görmek
güzeldi.
Sonrasında Flemenko
gösterisinin yapılacağı mekana girdik. Mekan, bir mağaranın içine
konumlandırılmış dikdörtgen boyutdaydı. Uzun kenarlara gelen misafirler tek sıra
oturtulmuş, orta alanda alaylı flemeko danscıları gösterilerine sunuyorlardı.
Mekan o kadar dardı ki erkek danscıların yaptıkları sert el hareketlerinden
izleyenlerin kendilerini sakınmaları gerekiyordu. Yaklaşık bir saat süren
gösterinin ardından otelimize doğru yola
koyulduk.
Granada’nın yakınlarında ünlü bir kayak merkezi var: Sierra Nevada. Şehir merkezine 40 km mesafede olan bu kayak merkezi kışın kayak turizmi açısından oldukça popüler bir bölge.
Sonuç olarak, Granada
deyince; meşhur masalsı Al Hambra, onun eşssiz güzellikteki bahçe
düzenlemeleriyle Generalife, şehrin Albaicin tepesi, labirenti andıran
sokaklarıyla Arap bölgesi aklımızda yer edenlerdi. Ha bir de Al Hambra
Sarayı’nın o müthiş süslemelerinin, şatafatının ve zenginliğinin yanında
neredeyse çoğu duvarında yazan “ALLAH'TAN BAŞKA GALİP YOKTUR” anlamını taşıyan o
tılsımlı cümle...
Sevgiyle Kalın.
Sevgiyle Kalın.
Gezi Tarihi: 7 Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder